Etiketler

4 Mart 2021 Perşembe

ANNEN ÖLÜNCE BÜYÜRSÜN.

Bazen öyle sıkışırsınız ki bir yabancıya her şeyi anlatıp içinizi dökmek istersiniz. Hiç bir ayrıntıyı bilmeyecek sormayacak, soramayacak bilirsiniz. İçinizi döküp, zehrinizi akıtıp rahatlarsınız. 

Birgün iş nedeniyle birini aradım. İş konusunu konuştuk ama konuşma birden iş stresinin aslında yine hayatımızdaki yerine ve hayatımızdaki daha önemli konuların iş nedeniyle nasıl gözden kaçtığına geldi. Birden telefonun diğer ucundan hıçkırıklar duyulmaya başladı. Hayatımda ilk defa konuştuğum insan bana ağlayarak içini dökerken ne yapacağımı bilemiyordum. Sadece adını duyduğum ve tanıyanların naif, neşeli, sakin ama bir o kadar da başarılı bulduğu bir insan, hiç tanımadığı bir insana içini açıyordu. Aslında onu anlıyordum. Ama bir şey yapamıyor sadece dinliyordum. Anlattı anlattı ve bitti. Teşekkür etti kapadık telefonu. Sonra tekrar konuştuk, neden böyle olduğunu o da düşünmüştü tıpkı benim gibi. 

Üzerinden uzun bir zaman geçti ama bu paylaşımımızı unutamadım. 

Sonrasında bu konuşmayı, farklı noktalarda yaptığımız konuşmalarda tatlı bir anı olarak andık. Güzel bir arkadaşlık kurduk. 

Hayat kendi ağını örüyor bizleri bir araya getirirken diye düşündüğüm bir andı. 

Geçen günlerde arkadaşımın biricik annesini kaybettik. Yine telefonda karşılıklı ağlaştık. Ben yanına gidemedim. Telafi ederiz elbet ama yine telefonda uzun uzun konuştuk. İçimizi açtık yine birbirimize. Sonrasında aynı acıyı bilen biri olarak annemin ölüm yıldönümünde yazdığım bir yazıyı paylaşmak istedim. 

Büyüdüğün gün, bugün arkadaşım. 

Annen ölünce büyürsün.

Önce içinde bir alev oluşur. Canının acısıyla çığlık çığlığa ağlamak istersin. Ama...Gecenin karanlığına saklarsın hıçkırıklarını.  Sol yanın sızlar. 

Annen gitmiştir. Sığınacak limanın, en büyük destekçin, liderin, örnek aldığın gitmiştir. Bağırmak çağırmak istersin. Sesin çıkmaz. Susarsın.  Sonra canının acısı yetmiyor gibi bir de çocukluğun gider elinden... büyümeye başlarsın. Hayat daha da zor gelir. Çocuk olmanın tadını özlersin. çocukken geçmez gibi gelirken artık yetişemez olursun zamana. Geçip gider ama küllendirmez tam tersi körükler sanki acını. Zaman geçtikçe değil de annen ölünce büyürsün...

2 Mart 2021 Salı

SİZE ONKOLOJİK CERRAHİ BÖLÜMÜMÜZDEN RANDEVU ALDIK.


Nasıl bir şeydi bunu duymak. Basit gördüğünüz bir karın ağrısına yenik düşmeden dünyayı kurtaracakmış gibi çalışırken zorla gidilen hastaneden 24 saatin sonunda bu cümleyi duyarak ayrılmak. Vücudunuzda bir şeylerin ters gittiğini öğrenmek ve aslında hayatı sorgulamak.

“Grip gibi bir şey oldu artık”, “Hemen kötüye yorma”, “İyi düşün iyi olsun”... teselli, şaşkınlık, kondurmama.... adına ne derseniz deyin... Bu cümleleri duyup hiçbirini algılamayarak ilk cümlede kalmak...

“Damdan düşenin halinden damdan düşen anlar”.  En yakınım annem olmak üzere yakınlarımda gördüğüm birebir içinde yaşadığım hastalık. Kimde duyarsam duyayım içimin bir yerini hep burdu. Yakınlarım, arkadaşlarım, öğrencilerim ailesinde kanser olan herkes için hep kendi çapımda elimden geleni yapmaya çalıştım. Çünkü zordu. Adı kötüydü. Çözümleneceğini bilsen bile kötüydü. 

Yıllar önce annemin doktoru “Burcu, elinde olsa laboratuvara gireceksin” demişti. Hangi hasta veya hasta yakını hissetmemiştir o çaresizliği.... İşte 25 gün önce bu sefer kendim için duydum bu çaresizliği. Önce ne yapacağımı bilemedim. Sonra düşündüm. Gerçek neydi? İki sonuç vardı. Sonuca götürecek tek yol operasyondan geçiyordu. Önce bunu kabul ettim. Sonra iyi veya kötü çıkması. İstatistiksel olarak %50-%50 idi. Bunu da kabul ettim. 

Peki....Kabul edemediğim neydi? Sağlık konusunda bu kadar hassas olan ben neden bu kadar ihmal etmiştim? Herşeyi neden bu kadar takmıştım?......vs. vs. 

Aslında bunlardan önemlisi çocuklarıma, böyle bir olasılık nasıl anlatılırdı? 

Daha yüzlerce soru, yorgunluk, günlük hayat yoğunluğu, koşuşturmacalar, üzüntüler, kırgınlıklar... Film şeridi gibi her şey. Üniversitede birçok farklı göz değerlendirdi. Kendi doktorum. Sonuç operasyon. En zoru iki haftayı beklemek oldu. Aklınızın bir köşesinde hep aynı soru. 

Zorlu ama iyi geçen bir ameliyat süreci ve ardından ondan çok daha zorlu geçen bir operasyon sonrası dönem. 

Ağrılar devam ediyor ben yine gücüme dayanırım derken vücudum durduruyor beni. Yatağa çaktı bir anlamda. “Dur bakalım Burcu hanım dedi. Sonuçlar temiz çıktı ama O kadar kolay değil. Bak uyarı veriyorum, kulak ver bana”.

El mahkum dinliyorsun. Çünkü güç onda.

Bunu yazmak istedim. Bilenler, duyanlar yanımda olmak İçin elinden geleni yapan başta ailem, akrabalarım, dostlarım, hocalarım ve öğrencilerim herkese çok teşekkür ediyorum. 

Süreç beni şimdilik alaşağı etse de artık kendimi dinlendirerek toparlanacağım.